
Kutupluluk Yasası: Çekim Yasası'nın Eksik Parçası
Çekim Yasası Neden İşe Yaramıyor? Cevap Başka Bir Evrensel Yasada Saklı
Yıllardır duyuyoruz: "İyi düşün, iyi olsun." "Neyi istersen onu çekersin." Çekim Yasası, popüler kültürün diline pelesenk olmuş, sayısız kitaba ve seminere konu olmuş bir kavram. Peki, neden onca olumlamaya, pozitif düşünce egzersizine rağmen hayatınızda istediğiniz o büyük değişim bir türlü gerçekleşmiyor? Hatta bazen, tam tersi, kaçtığınız ne varsa onu daha çok hayatınıza çektiğinizi mi fark ediyorsunuz?
Eğer bu sorular size tanıdık geliyorsa, yalnız değilsiniz. Sorun sizde değil; sorun, denklemin en önemli parçasının göz ardı edilmesinde. Bugün, o eksik parçayı tamamlayacak ve Çekim Yasası'nın potansiyelini gerçek anlamda ortaya çıkaracak kadim bir prensibi konuşacağız: Kutupluluk Yasası'nı.
Domino Taşının İlki: Her Şey Zıttıyla Var Olur
Evrenin 12 Yasası, bir bütün olarak çalışan, birbirine bağlı domino taşları gibidir. Birini anlamadan diğerini tam olarak kavrayamazsınız. İşte bu yüzden Çekim Yasası'nı anlamak için, önce Kutupluluk Yasası'na bakmamız gerekir.
Bu yasanın işleyişini görmek için bir atoma da bakabiliriz, kendimize de, çünkü evrendeki her şey aynı prensiple işler: Her şey karşı kutbuyla birlikte vardır. Gündüze gündüz deriz çünkü gecenin ne olduğunu biliriz. Gece olmasaydı gündüze bir isim dahi vermezdik. Peki, bu durum sizin hayatınızda neye tekabül ediyor? Mutlu olduğunuz anlara bakın; o anlarda mutlu olduğunuzu hissedebilmenizin nedeni mutsuzluğun ne olduğunu biliyor olmanız. Mutlu olma kapasitenizin de mutsuz olma kapasitenizin de kaynağı sizsiniz. Kutupluluk Yasası, hayatın işte tüm bu zıtlıklardan oluştuğunu ve birinin diğeri olmadan var olamayacağını söyler.

"Toksik Pozitiflik" Tuzağı: Beyazın Peşinde Siyaha Yakalanmak
Bu kadim yasayı inkar ettiğimizde ne oluyor dersiniz? Hayat siyah ve beyaza dönüşüyor, griler yok oluyor. Duygular, durumlar, olaylar "pozitif" veya "negatif" şeklinde etiketleniyor. Oysa hayatta olan hiçbir şey özünde iyi veya kötü değil, sadece var.
Bunu fark edemeyen insan, modern dünyanın da pompalamasıyla "pozitif" dediğinin, yani "beyaz"ın peşine düşüyor. O beyazın, ancak siyahla birlikte, hatta siyah sayesinde var olabildiğini unutarak... İşte tam bu noktada "toksik pozitiflik" kavramı karşımıza çıkıyor. Bu tuzağa düştüğümüzde, "pozitif" diye etiketlediğimiz duygular bizi çok yukarılara çıkarırken, kaçınılmaz olan "negatif" duygularla karşılaştığımızda bir anda o zirvelerden en dibe çakılıyoruz.
Gerçek Çekim, Kaçtığınız Duyguları Kabul Etmekle Başlar
Peki, tüm bunların Çekim Yasası ile ne ilgisi var?
Dengede olmama hali, yani hayatı iyi-kötü diye ikiye bölme çabası, manyetik alanımızda muazzam bir elektrik yükü oluşturur. Ve işte o an, gerçek çekim, kaçtığınız duyguları kabul etmekle başlar ilkesi devreye girer.
Diyelim ki "kıskançlık" duygusunu "negatif" ve "kötü" olarak niteleyip bu duygudan kaçmaya çalışıyorsunuz. Onu bastırıyor, yokmuş gibi davranıyorsunuz. Ama her duygu gibi kıskançlık da aslında var ve sadece duyulmak istiyor. Sanki size "Benden nasıl kaçarsın?" diyor. Siz bu duyguyu yok saymaya çalıştıkça, o da kendine var olmak için bir yer arıyor. Sizin ondan kaçarken yaydığınız o direnç ve korku titreşimi, Çekim Yasası aracılığıyla tam olarak korktuğunuz şeyi, kıskançlığınızı tetikleyecek olayları ve insanları hayatınıza davet ediyor.
Kısacası, hayata anlamlar yüklediğinizde, ahlaki değerler ve katı doğrular peşinde koştuğunuzda, yani var olan her şeyin hayırlı ve mükemmel bir düzenin parçası olduğunu göremediğinizde, Çekim Yasası'nın esiri olursunuz. İstediklerinizi değil, direndiklerinizi çekersiniz.
Çıkış Yolu Gride Saklı: Denge ve Nötr Olma Sanatı
Peki, bu döngüden çıkış yolu nerede? Cevap gride, yani dengede saklı. Kutupluluk Yasası'nı sağlıklı bir şekilde deneyimlemek için siyahı da beyazı da kabul edip kendimize harika bir gri tonu yaratmalıyız. Kendi insanlığımızın iki yönünü de yargılamadan deneyimlediğimizde, iki kutup -pozitif ve negatif- birbirini nötrler ve ortaya ahenk çıkar.
Bu, "kötü" duyguları sevmek zorunda olduğunuz anlamına gelmez. Bu, onların varlığını kabul etmek, size ne anlatmaya çalıştıklarını dinlemek ve onları yargılamadan gitmelerine izin vermek demektir.
Bilinç seviyenizin en nötr noktasına ulaştığınızda, hayatta hiçbir şeyden kolayca etkilenmeden, hiçbir olayla tetiklenmeden yaşamayı başardığınızda, Çekim Yasası'ndan da özgürleşir ve insanlığınızın bambaşka bir boyutunu deneyimlemeye başlarsınız. O zaman artık bir şeyleri "çekmeye" çalışmazsınız; potansiyelinizin tamamını kullanarak yaşamınızı bilinçli bir şekilde "yaratırsınız". Ve işte gerçek güç budur.